Magus Tech - 1.Bölüm
Soğuk ve nemli nemli zindanda karanlık her tarafı sarmış ve hava çürümüş insan vücudunun pis kokusuyla dolmuştu. Koku mide bulandırıcıydı.
Zindanın yosun kaplı duvarlarına birkaç metrede bir yanan meşaleler eklenmişti. Yanan meşale sık sık çatırdıyordu. Zindanın havasızlığından ve oksijen seviyesinin düşüklüğünden, meşale tam tutuşamadığı için siyah bir duman yayıyor ve bu nedenle çok korkutucu görünen figürler parlıyordu.
Şıp… Şıp…
Yoğunlaşan su damlacıkları zindanın tavanından muhafızın başına düştü. Saçlarını hafifçe ıslattı, ardından yanaklarına doğru süzüldü ve en sonunda boynuna geldi. Damlalar soğuktu ama muhafız hareketsiz kaldı, kasları mızrakla yere saplanmış bir ejderha gibi gerildi. Düzenli ve sabit bir şekilde nefes alıp vermeye devam etti fakat gözlerinde kalan ışık zindanın girişine doğru süzülmeden edemedi.
Girişte, belki on beş belki on altı yaşlarında, basit aristokrat kıyafetleri giymiş göze hoş görünen genç bir adam duruyordu. İfadesiz bir yüzle zindana girdi. Arkasında itaatkâr bir gülümseme ile zindan muhafızlarının lideri duruyordu. Gözleri tedirginlikle maskelenmişti. Muhafız lideri korkmuyordu ama cesur delikanlı biraz sinirliydi. Yanındaki genç adam kralın en küçük oğlu ve tahtın ikinci varisiydi. Onun bir kelimesi, muhafız liderini dar ağacına götürebilirdi. Bu düşünce ile muhafız liderinin kalbi sıkıştı, yüzündeki kaslar hafifçe gerildi.
Richard, muhafız liderinin yapmacıklığına aldırış etmeden başını salladı. Orta Çağa benzer bu dünyaya yolculuk yapalı on beş yıldan fazla olmuştu. Güçlü bir bünyeyle kutsanması şu anki kimliğine alışması, hedeflerine ulaşması ve bu dünyayla ilgili şüphelerini aydınlatması adına iyi olmuştu.
“Sen.” Richard, zindanın daha da içine giren muhafız liderine baktı. “Senden asker takımına, Magi (Büyücü) ya da büyüyle ve anormal olaylarla ilişkisi olanları yakalamanız için öncülük etmeni istemiştim. Görevi iki kere tamamladığın doğru ama tamamen başarısızlıkla. Sırf sayıya ulaşmak için bir sürü işe yaramaz çiftçi yakalamışsın. Şimdi, üçünü kez, görevi düzgün bir şekilde yaptın mı? Sabrım tükenmek üzere.”
“Majesteleri, bu sefer… bu sefer…” Muhafız liderinin şakaklarında soğuk terler belirdi. Dudakları kurumuştu ve boğazı kavruluyordu ama neyse ki cevap vermeyi başardı, sesi boğuktu. “Bu sefer… Bu sefer görevinizi tamamlamayı başardım.”
“Peki ya askerleri emekli maaşı?” Diye tekrar sordu Richard.
“Majesteleri?” Muhafız lideri affallamıştı. “Emekli maaşı mı? Ne emekli maaşı?”
Richard kaşlarını çattı. “Bana yaralı askerlere ve ailesine emekli maaşı vermediğini söyleme? En azından davranışını biraz daha takdir ederdim.”
“Hayır!” Muhafız lideri baktı ve kekeledi. “Ma-majestelerimiz, hiç zaiyat vermedik.”
“Hmm? Yaralı yok mu? Doğaüstü olaylarla ilgisi olanları yakalarken hiç yaralanan asker yok mu?”
“Evet Majesteleri, hiç.”
“Eh, iyi madem.”
Aklında bazı tahminler vardı.
“O zaman söyle bakalım, bu sefer kimi yakaladın?” Dedi Richard.
“Evet majesteleri.” Muhafız lideri ciddiyetle cevap vermeden önce bir anlığına sakinleşti. “Bu sefer dört kişi yakaladık. Bir beyaz yüzlü iblis, bir vampir, bir hobbit…”
***
Yorum yapmayı unutmayın lütfen^^
Çevirimen: Jessie